Yalnız-ca

Yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. Insan kendisinin önemsediği şeyleri başkasına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder"  Carl Gustac Jung

Üzerine şarkılar,şiirler hatta romanlar yazılmış yalnızlığın. Oğuz Atay Tutunamayanlar da yalnızlık kelimeler söylenmeden önce de vardı kelimeden sonra da var olmaya devam etti der. Kimi insan kendi seçer yalnızlığını kimisi zorunlu bir yalnızlığa mahkumdur kimisi ise farkında bile değildir kalabalıkların arasında ne kadar bir başına olduğunun..
Sadece fiziksel yalnızlık mı vardır peki? Gün biter, eve gelirsin, kapıyı çalmana gerek yoktur çünkü açacak kimse yoktur.. Yalnızlık tek kişilik bir oyun mudur illa.. Aslında değildir ama insan en çok tek başına kaldığında farkeder yalnızlığını. Aynı kökten türemesine karşın yalınlık ve yalnızlık siyah ve beyaz gibi zıt dururlar. 
Peki zamanın ruhu denilen kavram acaba bu yüzyılda bizleri ortak bir yalnızlık duygusunun içine mi hapsediyor.. Daha çok tüketip daha çok yaşayıp daha fazla kendi içimize mi hapsoluyoruz? Dövüş klübü filmini seyredenler hatırlayacaktır bir uçak sahnesi vardı ve kahramanımız orada tek kullanımlık bir hayat sürdüğünü söylüyordu, tek kullanımlık çaylar, tek kullanımlık mendiller,çatallar hatta insanlar. Sabah uyandığımda canım çay demlemek istemiyor çünkü elimin ayarı yok illa koca bir demlik dolduruyorum ve zorladığım takdirde sadece iki bardak içebiliyorum, poşet çayları sevmiyorum ve sonunda bıraktım bu yüzden,bu da benim kişisel yalnızlığımın çaya vurmuş hali sanırım.. yalnızlık kavramı zihnimizde zorunlu olarak yaşanan bir duyguyu çağrıştırdığından olsa gerek rahatsız edici bir sözcük halini alıyor. Kim bilir belki de yalnızlıktan bu kadar rahatsız olmamızın tek sebebi kendimizle başbaşa kalma düşüncesidir. 
Tasavvufta " halvet"  diye bir kavram vardır ve mümin için Allah'a yaklaşmanın en iyi yolunun fiziksel ve zihinsel bir yalnızlık olduğunu söyler. Kişi ne kadar tek başına olur,nefsini tanır ve terbiye ederse Allah'a daha da yaklaşır. Yani önce kendini bilir.. 
Her kavramın ardından konunun bir şekilde nefse, egoya gelip dayanması tesadüf olabilir mi? Sanmıyorum, kavramlar ve duygular yüzyıllar içerisinde insanlar tarafından şekilllendirildiğine göre kendimce vardığım sonuç şu; egomuzu yaralayan bütün duygular ve durumlar olumsuz, onu besleyenler ise olumlu. 
Çok mu sert oldu bir kere daha düşünün!

Yorumlar

Popüler Yayınlar