Gelece-k


Son dönemde karşıma sürekli yeni bir dünya düzenini anlatan filmler,yazılar çıkıyor. Daha önce bahsetmiştim Hollywood'un vizyon filmlerinden bir kaçı bu konuyu ele alıyor. Geçmişe bakacak olursak ise çoğunluğun izlediğini ya da okuduğunu tahmin ettiğim George Orwell'ın Bin Dokuz Yüz Seksendört'ü ve roman baz alınarak çekilmiş olan Zaman Makinası adlı film var. Ortak yönleri distopik bir dünya düzenini anlatmaları. Distopik kavramı ise yine bir kaç gün önce okuduğum bir makalede karşıma çıktı. Hani bazı yazılar,şiirler,romanlar vardır ve hayranlık duygusuyla beraber keşke ben yazsaydım kıskançlığına sürükler ya sizi. İşte tam da böyle bir yazı yazmış Hakan Bıçakcı benim açımdan. İnanılmaz bir kurgusal dünya düzenini anlatan dört eser üzerinden günümüz dünyasına bir pencere açmış. Çok çarpıcı tespitleri olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 
Günümüz dünyasıyla karşılaştırdığı romanlar: George Orwell BinDokuzYüzSeksendört, Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya ve Ray Bradbury Fahrenheit 451. 
Farklı zamanlarda yazılan, ancak benzer özelliklere sahip,duygulardan arınmış ve düşünmeye yer olmayan,hatta düşünmenin ihtiyaç olarak bile hissedilmediği toplumsal bir düzen kurgulanıyor üçünde de. Elbette birbirinden çok farklı romanlar ancak günümüz toplumlarıyla bir karşılaştırma yapıldığında kurgudaki gerçeklik gün yüzüne çıkıyor. Asıl ürkütücü olan tarafı da bu. 
Insanın algısı ne yöndeyse zihin otomatik olarak onu hayata çekiyor sanırım. Son dönem gerek dünya üzerinde çeşitli coğrafyalarda yaşananlar, gerek son bir kaç yılda ülkemizde yaşananlar, gelecek konusunda ciddi endişeler duymama sebep oluyor. Üstelik teknolojinin neredeyse kontrol edilemez bir hızla ilerlemesi de bu endişelerimi ikiye katlıyor. Annemle benim aramda olan belki en fazla on yıllık kuşak farkı teknolojik gelişmeler bu hızla giderse eğer kızımla aramda oluşacak yirmi yıla denk gelecek. Bireysel olarak ayak uyduramamaktan korkmak bir tarafa, yaşadığım şehrin kültürel yozlaşması, insanların sistemden bağımsız gönüllüler olarak sistemin koruyucusu haline gelmesi, gelecek kaygımı değil ikiye ona katlıyor. Benim, elimden geldiğince, doğru bir birey yetiştirme çabalarım ne derece etkili olur bilemiyorum. 
İçimdeki iflah olmaz optimist, " bir kişi değişirse dünya değişir,umudunu yitirme" dese de tam o noktada egom devreye giriyor ve " kaç kurtar,hem kendini hem aileni,uzaklaş buralardan,bu insanlardan" diyor. 
Bireysel dünyalarında küçük hesaplar peşinde koşan insanları gördükçe ise karamsarlığım tavan yapıyor. Sonrası çelişkilerde dolu günlük hayat koşturmaları oluyor çoğu zaman. Ve asla cevaplanamayan ama sormaktan da vazgeçemediğimiz o soru: "Ne olacak bu memleketin hali?"
Sahi; ne olacak bu memleketin hali? 

Dip not: Merak edenler için Hakan Bıçakcı'nın yazısı burada ; http://www.sabitfikir.com/dosyalar/hayatimiz-distopya-karsi-utopyanin-taksisiyim

Yorumlar

Popüler Yayınlar