Unut-a-mamak
"Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun,kirli ve umutsuz geçmişim" diye başlar Murathan Mungan'ın Yalnız Bir Opera şiiri.
Ve fısıldar sonra usulca;
"Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temiz çektim."
Aslında ne kadar naif bir serzeniş. Çoğumuzun zihni geçmişin karanlık koridorlarında takılıp kalmışken, temiz bir sayfa açmak mümkün mü? Ya da neden geçmişi düşününce sadece yaşanan acılar,mutsuzluklar,umutsuzluklar gelir önce insanın aklına? Hele gece yastığa başınızı koyduğunuz anda, biriktirdiğiniz bütün hayaletler aynı anda dolaşmaya başlar kafanızın içinde. Sağdan sola, soldan sağa döner durursunuz, bazen nefesiniz daralır, kalp atışlarınız hızlanır. Yataktan çıkarsınız,bu defa da uykunuz gelir. Geçmişe takılıp kalanlar için değişmez bir ritüeldir bu kabuslar.
Çoğu zaman yüzleşmekten kaçındığımız kötü anılar ve anlar, sanki intikam alırmışcasına üst üste canlanırlar. Bir dizide seyretmiştim sanırım, her insanın geçmişte çözümlemediği olaylar, onun her an yanında taşıdığı kocaman bir valizdi. Ve büyük valizleri olan iki insanın bir ilişki sürdürmesinin imkansızlığı anlatılıyordu komik bir dille. Düşünsenize, sevgilinizle bir koltukta oturuyorsunuz ve tam ortanızda devasa boyutta iki valiz var. Görmezden gelmenin imkanı yok. Ama ben böyle de devam edebilirim diye düşünmek de çok anlamsız, çünkü her yeni gün kendi yükleriyle geliyor ve gitgide taşımak daha zorlaşıyor.
Zihinde biriktirilen kötü anılar, zamanla insanın gözünün önüne inen bir perde haline geliyor ve geleceğe bakmayı imkansızlaştırıyor. İnsan, taşıdığı yükün anlamsızlığının farkına varsa keşke. Keşke yüzünü karanlığa değil de umuda çevirebilse. Sadece mutlu,huzurlu anları taşısa geçmişinden geleceğe.. Çünkü, farkında olmadan belkide, umutsuzluktan mütevellit, korkak bir hayat inşâ ediyoruz çürük temeller üzerine. Ve ilk sarsıntıda yıkılıyoruz. Oysa hepimiz biliyoruz; deprem değil yıkıntının sebebi..
Yorumlar
Yorum Gönder