Bana bir ekol getirir misiniz oradan?

Rus psikiyatrist Ivan Kirilov yapılan araştırmalar sonucu beyinde mutsuzluğu,sevinci,üzüntüyü kontrol eden Basal Ganglia adında bir bölge bulunduğunu ve bu bölgede tüm duyguların en fazla 3 saat yaşandığını, sonrasında ise duygunun sadece düşüncede kaldığını söylüyor. Hatta ekliyor sevgilinizden ayrıldınız, aşkınızdan ölüyorsunuz eğer durumun farkına varırsanız üç saat sonra hayatınıza kaldığınız yerden devam edip yeni bir aşka yelken açabilirsiniz. 
Peki herşey bu kadar basitse yaşadığımız onca acı,özlem hatta onca sevinç bize kendi egomuzun bir oyunu mu oluyor? Ya da hayatı bu seviyede yaşayabilirsek, başardık diyelim, o zaman robotlasmış hayatlardan başka bir düzen olur mu? 
Akademisyenler,felsefeciler hatta dini kaynaklar yüzyıllardır insanın hayatının amacını sorgular. Henüz genel olarak bir sonuca vardıklarını söylemek zor herkesin farklı bir doğrusu var neticede ve her akımında. 
Psikanalizm bize tüm davranışlarımızın temelinde bastırılmış cinsel dürtülerin ve toplum tarafından uygun görülmeyen fantezilerimizin yattığını söylüyor. Yani insanın özü doğuştan gelir ego ise altıncı aydan itibaren gelişmeye başlar. Sonrasında tüm bunlara bağlı olarak gelişen bir de süperego var ki evlere şenlik. Ben olayın henüz ego faslını tam olarak çözememişken bir tarafta işin içine id, süperego giriyor diğer tarafta olayın doğumla ilgisi yok kardeşim tüm arızalarımızın sebebi ölüm korkusu, varolma korkusu diyen varoluşçular. Ve hepside özünde sanırım insanın düzeltilmesi gereken arızalı bir varlık olduğunu söylüyor. En azından senelerdir okuduklarımdan benim anladığım kısmı bu.
Tüm bunların sonucunda hala kafamda deli sorular.. 
Iki yaşına girmemiş küçücük bir canlı gözümün önünde günden güne insan oluyor farkındayım ama okudukça karışıyorum. Üstelik yalnız da değilim.Tamam iki yaşından çocuğun üniversite hayatını hatta masterını, evleneceği kişiyi falan ayarlayacak değilim ama istiyorum ki sevgi dolu olsun, hayvanlara doğaya karşı şefkatli olsun, adaletli olsun,mutlu olsun. Olsun da olsun yani ve ben bunu gerçekleştirebilmek için doğru şeyler yapayım.. Bilinçaltı var oraya doğru anılar yerleştireyim ki 30 yaşına geldiğinde mutlu bir ilişki yaşasın bu annemle babam da hayatımı mahvettiler ne biçim evlilikti o öyle demesin. Ya da benim gibi üçüncü kattan aşağı bakarken bile kalbi yerinden fırlayacakmış gibi, sanki her an soluğu asfalta yapışık bir halde alacakmış gibi olmasın. 
Velhasılı bazen cehalet mutluluk getirir lafına katılmamak elde değilmiş gibi geliyor sonra kuzu bir ağlama krizine giriyor ben açıyorum Google'ı başlıyorum sormaya " iki yaşında sebepsiz ağlama krizleri normal midir?"
İşte onlar normal de bazen anneler değil..
Umutla..


Yorumlar

Popüler Yayınlar