"Sessiz olan güçlü, güçlü olan gizli, gizli olan etkindir" 
Her söylemek istediğimizi anında ve düşünmeden söylesek mutlu olurmuyduk acaba? Ben söyleyeceğimi söyledim benden sonrası tufan diyebilecek kadar sosyal ilişkilerden uzak bir hayat yaşıyormuyuz? Gerçi son dönemde özellikle sosyal medya insanlara bu anlamda istediği hazzı verebilecek donanımlara sahip. "Söyle ona sebastian.."la başlayan cümleler havada uçuşuyor ya da daha önce adını bile duymadığımız şairlerin hatta Mevlana'nın sözleri bizim adımıza söylemek isteyipte içimizde kalan herşeyi anlatıyor. Ben bunu buraya koyayım ihtiyacı olan üzerine alınsın bir iletişim türü haline geldi. Bir yandan toplumsal deşarj olma halinde yaşıyoruz ki aslında çokta kötü sayılmaz. 
Peki ya doğrudan iletişim kurmamız gereken durumlarda ne yapacağız? Elimizin altında her daim bir Sebastian bulunduramayacağımıza göre iş başa düşüyor. 
İletişim uzmanları; doğru bir iletişimin dört farklı yolla yapılabileceğini söylüyorlar. Insan doğası gereği kendini anlatmak, ifade etmek ister. Bu noktada dinleyen taraf olmak size zaman kazandırır. Karşısındaki tarafından yargılanmadığını hisseden kişi kendini daha çok açar ve bu sayede onun egosunu,sınırlarını anlayabilirsek empati kurma şansımız artar. Empati kurmak artık günlük hayatta sıkça kullandığımız bir tabir haline geldi aslında. Karşımızdakini tüm koşullarıyla anlayamazsak onunla ne kadar empati kurabiriz ki. Bu noktada devreye atalarımız giriyor işte " söz gümüşse sükut altındır" Dinlemeyi bilmeyenin anlatacak gücü olmuyor ne yazık ki. Televizyonda yayınlanan siyasi tartışmalarda moderatör sürekli " ama efendim olmuyor böyle aynı anda konuşuyorsunuz kimse bir şey anlamıyor" diye kendini paralar da sizde ekran karşısında koca koca adamlar kadınlar şu hallerine bak birbirlerini dinlemeyi öğrenmemişler dersiniz ya Hah işte aslında bu kadar basit önce bir dinleyin.. 
Konuşma sırası size geldi değil mi? Bu kadar dinledikten sonra elbette bir söyleyeceğiniz var ama nerden başlamak gerek. Öncelikle kişilik ve davranışı birbirine karıştırmamak gerek. Davranış anlık olaylar sonucunda ortaya çıkan tepkidir kişilik ise duygu,düşünce ve davranışların bütünüdür ve hiç kimseyi tek bir davranışdan yola çıkarak kişiliğiyle yargılamamamız gerekir. Kimlik boyutunda eleştiri de övgü de olmaz. Doğru bir etkileşime geçmek istediğimiz insanla kısa bir süre için uyumlanmalıyız. En basit tabiriyle karşımızdakinin huyuna gitmeliyiz Doğrudan eleştirerek başladığımız zaman karşımızdaki de doğal olarak savunmaya geçer ve sonuç : konu kapandı, geçmiş olsun. 
Bir başka iletişim şekli de eşleşmektir. Eşleşme üç türlü olur; görsel,işitsel ve dokunsal. Aslında özellikle erkekler kız tavlamak istediklerinde farkında olmadan bunu kullanıyorlar. Birinci adım göz teması; karşımızdakinin gözlerinin içine bakarsak bir süre sonra onun da dikkati bize yoğunlaşacaktır. Ikinci adım beden eşleşmesi; yani pozisyon ve hız olarak karşımızdakini yakalarsak onu kendimize çekmeyi başarırız. İşte gürültülü bir ortamda kız tavlamanın zorlaştığı nokta bu maalesef :) işitsel eşleşme; gözler kilitlendi,bedensel eşleşme tamamlandı dikkati çektik şimdi sırada sohbet var. Insanlar kendilerine benzeyen kişilerin arasında bulunmaktan keyif alırlar bu nedenle sohbet sırasında benzer vurgu ve tonlamalar kullanmak karşımızdakine bak ben sana benziyorum mesajı vermenin önemli bir yolu. Diyelim ki bu kısmı da başarıyla atlattı azimli arkadaşımız yapacağı son bir şey var o da ortak ilgi alanlarını bulup sohbeti bu doğrultuda gerçekleştirmek. Sanıldığının aksine benzerliklerimiz farklılıklarımızdan daha fazladır. Bu nedenle buradan sonrası artık çok zor olmasa gerek. 
Ve son olarak kontrolü alma yani anlatmak istediğimiz mesajı karşımızdakine doğru aktarmak. Burada önemli olan nokta karşımızdaki kişinin doğrusunun farkına vararak onun olumlu yanlarını ön plana çıkararak mesajımızı vermek. 
Çok zor gibi görünen ancak bir o kadar basit olan taktiklerle hayatımızı kolaylaştırmak mümkün aslında. Tabi ki hiçbirimiz peygamber sabrına sahip insanlar değiliz ve yetti be dediğimiz anlar var. Ben kendi adıma böyle zamanlarda susmayı kendime adet edindim çünkü şuna inanıyorum insan sinirliyken normal zamanda söylemeyeceği sözleri söyleme, restleri çekme konusunda daha cesur. Eğer sonuçlarına katlanabileceksek anlık öfkelerin hayatımızı kontrol etmesine izin verebiliriz. Yok ben hayatımdaki insanları gerçekten seviyorum ama arada daral geliyo dayanamıyorum diyorsanız korkmayın normalsiniz, hepimize oluyor öyle şeyler. İlişki geliştirmek kolay ancak önemli olan sürekliliğini sağlayabilmek. Umarım yazdıklarımla beraber bende bunları kendi hayatıma uygulayabirim :) 
Sevgiyle.. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar